24 Mart 2017 Cuma

Kur’an-ı Kerim’den mesaj var – 5





İnsan, bir varlığa bağlanma ve O’ndan yardım dileme duygusuyla yaratılmıştır. İnsan inanma,ibadet etme ve yardım isteme gibi ihtiyaçlarını gidermelidir. Bunları doğru bir biçimde yerine getiren kimseler mutluluğu yakalar.
Yeme içme nasıl vücudumuzun ve sağlığımızın teminatı ise inanma ve ibadet etme de ruh sağlığımızın teminatıdır.
İnanma ve ibadet etme  ihtiyacımızı, yanlış bir biçimde gidermeye çalışırsak çıkmaza gireriz ve mutlu olamayız.
Hiçbir şeye inanmayanlar da zamanla inanç boşluğuna düşmektedirler. İnanç boşluğuna düşenler de  şeytana yönelerek  ona tapmaktadırlar. Yanlış inanışlara yönelenlerin de bunalıma girdikleri ve intihara baş vurdukları görülmektedir.
En doğru ve sağlam inanç  İslâm dininin   Allah inancıdır. İnsanın inanması yanında en büyük ihtiyacı ibadet etmektir.
İbadetlerimizi de doğru ve düzgün olarak   yerine getirmeliyiz. Bunu için  dinimizin  uygun gördüğü  ibadetleri yapmalıyız.
İnsan oğlu her zaman ihtiyaç sahibidir. İnsanın hiçbir zaman istek ve ihtiyaçları bitmez. İnsan yalnızca Allah’tan yardım istemelidir. Başka varlıklardan ve özellikle insanlara boyun eğerek yardım istememeliyiz.
Yardımı yapan yalnız Allah’tır. Yardımlara sebep olanlar olabilir. Biz sebepleri var eden ve ortaya çıkaranın Allah olduğunu bilmeliyiz.
Manevi huzuru yakalamak istiyorsak, dinimizin gereklerini yerine getirmeliyiz. Bunun için  her zaman yalnız Allah’a boyun eğmeliyiz. O’na kulluk etmeliyiz. Ve yalnızca  O’ndan yardım dilemeliyiz.
Bu konuda, Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki ilk mesajı  şöyledir:
“… Yalnızca sana ibadet eder ve yalnızca senden yardım dileriz.”(Fatiha,4-6)
Allah’tan başkasına boyun eğilmez,kulluk yapılmaz. Ve O’ndan başkasından yardım dilenmez ve medet beklenmez.
Ne mutlu yalnız Allah’a kul olanlara…
Yine ne mutlu başkalarından değil , yalnız Allah’tan yardım isteyenlere…

Efkan VURAL

Bu yazı aşağıdaki sitelerde yayınlanmıştır:





15 Mart 2017 Çarşamba

Adaletli Olmak





Ahlaki davranışlarımızdan biri de adaletli olmaktır. Adalet, herkese eşit davranmak, herkese hak ettiğini vermek, hak ve hukuka uymaktır.
Bir toplumda adalete uyulduğunda orada huzur ve güven oluşur. Huzur ve güvenin olduğu yerde de mutluluk olur. Mutlu ve huzurlu toplumlar kalkınmada daha başarılı olurlar.
Adaleti ayakta tutan milletler tarihte altın sayfalarda yerlerini alırlar. Adaletli olmak ve adaleti hakim kılmak bakımından Türk Milleti örnek bir millettir. Türkler fethettikleri yerlerde halka adaletli davranmışlardır. İslam inancı gereği adaletli olmayı dini bir sorumluluk olarak görmüşlerdir.
Her yerde ve her durumda adaletli olmalıyız. Adaletten hiçbir zaman ödün vermemeliyiz.
Devletin en yüksek makamından en alt makamına kadar herkes adalet çizgisinden ayrılmamalıdır. Hükümet, tüm kamu kuruluşları, tüm özel kuruluşlar ve  bütün  yöneticiler kanun ve yönetmelikleri  adaletli bir biçimde uygulamalıdırlar.
Hakimlerimiz ve savcılarımız kanunlar doğrultusunda adaletle hükmetmelidirler.
Valilerimiz ve kaymakamlarımız kanunlara uygun olarak yönetimlerini adalet anlayışı ile sağlamalıdırlar.
Belediye başkanları ve meclis üyeleri, muhtarlar ve azalar yaptıkları işlerde adaleti ve hakkaniyeti gözetmelidirler.
Öğretmenler, öğrencilerine adaletli bir şekilde, tarafsız olarak davranmalı ve not takdirinde eşitlikten ve hakkaniyetten ayrılmamalıdırlar.
Esnaflar, sanatkarlar,  sanayiciler, üreticiler ve satıcılar kimseyi aldatmadan adaletli bir biçimde ticaretlerini yapmalıdırlar.
Anne ve babalar da evlatları arasında ayırım yapmamalıdırlar. Mal ve mülk bölümünde eşit davranmalıdırlar. Haksızlık ve adaletsizlik yapılmamalıdır.
Velhasıl herkes görevini yaparken haktan, hukuktan ve hakkaniyetten ayrılmamalı, herkese aynı mesafede durulmalı ve herkese eşit davranılmalıdır.


İnancımıza göre, yarın Hak divanında hesaba çekileceğimizi unutmamalıyız.
Yüce dinimiz adalet konusuna çok önem vermiştir. Herkesin adaletli olmasını emreden dinimiz adaletli davrananları da övmüştür.
Kur’an-ı Kerim’de adaletle ilgili bir çok ayet vardır. Bunlardan bazıları şöyledir:
Yüce Allah şöyle buyurur:
“…Adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, adaletli davrananları sever.”(Hucurat suresi.9.ayet)
“Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi âdil davranmamaya itmesin. Adaletli olun; bu, Allah korkusuna daha çok yakışan (bir davranış) tır. Allah'a isyandan sakının. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilmektedir.” (Maide suresi 8.ayet)
“Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder; hayasızlığı, fenalığı ve haddi aşmayı yasak eder. Tutasınız diye size öğüt verir.” (Nahl suresi,90.ayet)
“Allah size, mutlaka emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder…” (Nisa suresi,58.ayet)
“Konuştuğunuz zaman, yakınlarınız -aleyhine de olsa- adaleti gözetin. Ve Allah'a verdiğiniz söze sadık kalın. Düşünüp öğüt alasınız diye O size bunları önerdi.(En’am suresi,152)
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de adaletle ilgili bazı hadisleri şöyledir:
“Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: "Adil olanlar, kıyamet günü, Allah'ın yanında, nurdan minberler üzerinde olacaklardır.” (Müslim,İmare,10)
“Cennet ehli üç sınıftır: Adaleti gözeten başarılı yöneticiler;  Akrabalarına ve Müslümanlara karşı yumuşak kalpli ve şefkatli olanlar; muhtaç durumda çoluk çocuğu olan fakat harama el uzatmayan ve kimseden de bir şey istemeyen kişiler, buyurmuştur.(Müslim, “Cennet”, 63).
Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
 Beni Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının durumu Kureyşlileri çok üzmüştü.
 Onlar: – Bu konuyu Resûlullah  sallallahu aleyhi ve sellem ile kim konuşabilir, diye kendi aralarında müzakere ettiler.
Bazıları: – Buna  Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in  çok sevdiği   Üsâme İbni Zeyd’den başka kimse cesaret edemez, dediler. Üsâme, onların istekleri doğrultusunda Resûlullah ile konuştu. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem  sallallahu aleyhi ve sellem Üsâme’ye:
 – “Allah’ın koyduğu cezalardan birinin uygulanmaması için aracılık mı yapıyorsun?”diye sordu; sonra ayağa kalktı ve halka şöyle hitap etti:
 “Sizden önceki milletler şu sebeple yok olup gittiler: Aralarından soylu, mevki ve makam sahibi biri hırsızlık yapınca onu bırakıverirler, zayıf ve kimsesiz biri hırsızlık yapınca da onu hemen cezalandırırlardı. Allah’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, elbette onun da elini keserdim. (Buhârî, Enbiyâ 54,Müslim, Hudûd 8, 9.)

Yukarda ki, ayet ve hadislere muhatap olan Müslümanlar ve İslam alemi adaleti uygulama konusunda tüm dünyaya örnek olmalıdırlar.
Adaletli olmak, dinimizin emri  ve insanlığımızın gereğidir.
Devlet adaleti uygulamak suretiyle gücünü ve güvenirliğini göstermiş olur.
Unutmayalım ki, “Adalet mülkün temelidir.”
Ne mutlu adaleti ayakta tutanlara…

Efkan VURAL

Bu yazı aşağıdaki sitelerde yayınlanmıştır:














13 Mart 2017 Pazartesi

Artık YGS geçti, önünüze bakınız!




Sevgili gençler!
YGS’den kurtuldunuz. İyi veya kötü  bir şekilde sınavınız geçmiştir.
Sınavın sonucunu düşünerek  sevince veya üzüntüye kapılarak  kendinizi oyalamayın . Sakın  YGS’ye takılıp kalmayınız.
Sizler elinizden geleni  yaptınız.  YGS’den alacağınız sonuç sizi çok fazla etkilemesin.  Artık bu sınavın etkisinden kurtulunuz  ve önünüze bakınız.
LYS sınavlarındaki  başarınız daha önemlidir.
YGS’den alacağınız sonucu ,pekala LYS’de  değiştirebilirsiniz.
Şimdi sizler zamanın kıymetini daha iyi anlamışsınız. Kendi  kendinize keşke biraz daha zamanım olsaydı da çalışsaydım,eksiklerimi tamamlasaydım diyorsunuz. Artık bu mümkün değildir.
Bakınız, Gençler!
Aynı  durum Haziran ayında da karşınıza çıkacaktır.  Şimdiden tedbirinizi alınız.Bugünden   itibaren çok yoğun ve hızlandırılmış bir program ile  LYS’ye çalışın. Çalışın ki Başarlı olmanız yolunda önünüzde hiçbir engel kalmasın.
Unutmayın LYS’ye kadar sahip olduğunuz süreler sizin için altın değerindedir.
Yine unutmayın ki, LYS’de yapacağınız sorularla YGS’de ki  kaybınızı önleyebilirsiniz.
Sakın YGS’ye takılıp kalmayınız.  Kendinizi  LYS ile gösterebilirsiniz.
İstediğiniz sonucu  LYS’de alabilirsiniz. Kendinizi buna inandırınız. Ve gereği  için hemen harekete geçiniz. Özgüveninizi her zaman sağlam tutunuz.
Hiçbir şey henüz bitmedi. Hayat devam ediyor…
Allah zihninizi açık etsin…
Yolunuz açık olsun!

Efkan VURAL




11 Mart 2017 Cumartesi

Gençler size söylüyorum: YGS’yi bir deneme sınavı gibi düşünün.




Sevgili gençler!
Size seslenmek istiyorum.
Sizler elinizden geleni yaptınız.
Artık bu saatten sonra telaşlanmayınız.
Rahat olunuz. Stres yapmayın. Yarın gireceğiniz YGS, her zaman girdiğiniz bir deneme sınavı niteliğinde olacaktır.
Deneme sınavlarına nasıl giriyorduysanız bu sınav da  aynısıdır. Size düşen  her soruyu  görmek, düşünerek doğru  bir biçimde karara varmak. Ve  doğru olarak işaretlemektir.
Bazı soruları yapamayabilirsiniz, hiçbir şekilde moralinizi bozmadan bütün soruları elden geçirmeniz gerekmektedir.  Size zor gelenler başkalarına da zor gelecektir. Hiçbir zaman moralinizi bozarak sınavdan kopmayınız….
Şimdilik yapacağınız tek şey rahat olmaktır. Elbette  çalışmanızın karşılığını alacaksınız.




Yüce Allah’a, sınavda başarılı olmak için gönülden yalvararak  rahatlayınız. Allah’a tevekkül ederek iç huzuru yakalayınız.
Sınavı düşünerek telaşlanmayınız. Bu günü ve yarını diğer günler gibi normal bir gün olarak  geçirİniz.
Yarın ki sınav her şeyin sonu değildir. Sadece üniversiteye girmek için atılması gereken ilk adım olduğunu unutmayınız.
YGS’den alacağınız sonucu düşünerek  kendinizi yormayınız. Bu sınava takılıp kalmayınız. Önünüze bakınız.
YGS’den alacağınız sonucu ,pekâla LYS’de daha yükseklere çıkarabilirsiniz.
Kendinize güven duyunuz!
Başaracaksınız!
Yarın gireceğiniz YGS’sınavında Yüce Allah’tan başarılı olmanızı diliyorum




Mutlu olun. Mutlu kalın!

Her şey gönlünüzce olsun!


Efkan VURAL


Bu yazı aşağıdaki sitelerde yayınlanmıştır:

Milliyet Blog

Celal'in Penceresinden

8 Mart 2017 Çarşamba

Bir güne değil her güne damgasını vuran kadınlarımızın değeri



8 Mart dünya kadınlar günü olarak kutlanır. Yılın bir gününü  kadınlar günü kabul ederek  diğer günlerde kadınları  umursamamak   doğru olmaz . Kadınlar her gün için değerlidir,önemlidir.
Dinimizde kadınlara çok önem verilmiştir.
 İslam öncesi cahiliye devrinde kız çocuklarına ve kadınlara önem verilmezdi. Bir kadın erkek çocuk doğurduktan sonra ailenin bir üyesi olarak kabul edilirdi.
Yeni doğan kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu. Bir kimsenin kız çocuğu  dünyaya geldiği zaman   utanır ve toplumun içine giremezdi.
Sevgili peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v.) kadınlara ve kız çocuklarına değer vermiştir. Kız çocuklarının diri diri öldürüldüğü  o dönemde peygamberimiz yeni doğan kız  ve erkek çocukları için akika kurbanı kesilmesini  öneriyor.  Allah’ın güzel bir nimeti olan kız veye erkek çocuğu için akika kurbanı  Allah’a şükür olarak kesiliyor. Böylece kız çocuğuna ve kadına önem veriliyordu.
İslam öncesi cahiliye dönemi adetlerinden Kur’an’da şöyle bahsedilir:
“Geçim endişesi ile çocuklarınızın canına kıymayın. Biz, onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir suçtur” (İsra suresi,31. Ayet)
Kız evladı dünyaya gelen bir babanın cahiliye dönemindeki durumunu  Yüce Allah şöyle dile getiriyor:”

“Onlardan biri, kız ile müjdelendiği zaman içi öfke ile dolarak yüzü simsiyah kesilir! Kendisine verilen kötü müjde yüzünden, halktan gizlenmeye çalışır; onu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün? Ne kötü hükmediyorlar!” (Nahl suresi,58.59.ayetler)





Dinimizde kadına ve erkeğe değer verilmiştir. Kur’an’ı  Kerim’de Yüce Allah şöyle buyurur:
“…Onlar (kadınlar) sizin elbisenizdir, siz de onların elbisesisiniz…” (Bakar suresi,187)
Hz.Muhammed(s.a.v) kız evladının değerini şu sözüyle ortaya koyarak,dinimizin kadınlara verdiği önemi göstermektedir.
Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
“ Kim iki kız çocuğu, erginliğe erişinceye kadar,besleyip büyütürse kıyamet gününde (iki parmağını bitiştirip işaret ederek)şöylece beraber oluruz.” (Müslim.c.4 s.2028)
Hz.Muhammed (s.a.v.) kadınlara  değer vermiş ve onlara iyi davranılmasını istemiştir. Şöyle buyurmuştur: ” Dikkat! Kadınlara hayırlı olmanızı (birbirinize) tavsiye ediniz.” (Müslim.rade,11.)
“ Kadınlar hususunda Allah’tan korkunuz. Çünkü siz onları Allah’tan emanet olarak aldınız.” (Ebu Davud,Menâsik,84)
“Mü’minlerin iman bakımından en  kâmili, ahlakça en güzel olanlarıdır ve sizin en hayırlınız kadınlarınıza hayırlı olanlarınızdır.” (İbni Mace,nikah,50.)
Peygamberimiz erkeklerin kadınlar üzerinde,kadınların erkekler üzerinde hakları  vardır. Bu haklara riayet etmeliyiz.
 Hz.Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurur:
“Dikkat! Kadınların üzerinde sizin hakkınız, sizin üzerinizde kadınlarınızın hakkı vardır…”
(İbni Mace,nikah,3.)

Ne mutlu, her gün kadınlara değer verenlere…



Efkan VURAL


Bu yazı aşağıdaki sitelerde yayınlanmıştır.

Kur’an-ı Kerim’den mesaj var – 4





Yüce Allah insanlara iyiliği,doğruluğu,çalışmayı,okumayı,güzel ahlaklı olmayı, ve hayatın her türlü serüvenini öğretmek için peygamberler görevlendirmiştir. Allah peygamberlere melek aracılığı ile mesajlar göndermiştir. Bu mesajlar bazen sayfalar halinde, bazen de kitaplar şeklinde olmuştur.

Allah insanların doğruyu görebilmeleri için onlara gönderdiği elçilerin sonuncusu  olan Hz. Muhammed’e bildirdiği ilk mesaj “Oku!” emridir.
Yüce Allah’ın  insanlara ilk emri okudur. Bizler 

okuyarak,öğrenerek,araştırarak,inceleyerek hayatı öğrenip düzgün yaşamalıyız. Okumak,öğrenmek, düşünmek ,araştırmak,düşündüğünü ifade etmek,karar vermek,istemek insan olmanın gereğidir. Bu özellikler insanı diğer canlılardan ayırmaktadır.

Düşünebilmek için, doğruyu görebilmek için önce okumalıyız. Allah’ın ilk emri olan okumayı beşikten mezara kadar adet edinmeliyiz.

Okuyarak ilim sahibi olmalıyız. Yaptığımız her şeyi bilerek yapmalıyız. Nelerin yararlı, nelerin zararlı olduğunu okuyarak ve araştırarak öğrenebiliriz.  Körü körüne taklit etmemeliyiz.

Bir  Müslüman  olarak yapılması gereken şeyleri bilmeliyiz. Dinimizin emir ve yasaklarını, helali ve haramı, doğruluğu ve dürüstlüğü, güzeli ve çirkini, ibadetleri, insanlar arası ilişkileri ve  diğer  hususları dinimizin kaynaklarından okumalıyız. Öncelikle Kur’an-ı Kerim’in meali ve tefsiri, hadis tercümeleri ve diğer İslami eserlerden okuyup öğrenmeliyiz.

Hayatımızı kolaylaştırmak, teknolojiyi geliştirmek için ve insanlığın yararına olmak üzere diğer bilim dallarıyla ilgili eserleri de okumalıyız. Bilim için de okumak ve araştırmak zorundayız. Okumaktan başka çıkar yol yoktur. 
Kısaca okumak ve öğrenmek hayatımızın en önemli parçası olmalıdır. Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “ İlim tahsili  her  Müslüman’a  farzdır.
(İbni Maca,mükaddime,17)

Bu konuda, Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki ilk mesajı  şöyledir:
“Yaratan Rabbı’nın adıyla Oku!” (Alak suresi,1.ayet)

Ne mutlu hayatı okuyabilenlere …

Efkan VURAL



1 Mart 2017 Çarşamba

Kur’an-ı Kerim’den mesaj var – 3




Allah insanları akıllı ve irade sahibi olarak yaratmıştır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği akıllı olmasıdır. İnsan aklı sayesinde düşünür, kararlar alır, inceler, araştırır, iyiyi ve kötüyü,faydalıyı ve zararlıyı anlar.

İnsan aklını kullanarak hareket eder. Allah insana aklını kullanırken hür bir irade vermiştir.Yani yaptığı işlerde onu serbest bırakmıştır. Çünkü Allah insanı yaptıklarından sorumlu tutacaktır ve hesaba çekecektir. En başta Allah bize hür bir irade vermeseydi yaptıklarımızdan sorumlu tutulmazdık.

Allah, insanların kendi istekleriyle yaptığı her şeyin karşılığını vereceğini ilahi mesajında belirtmektedir.

Yaptığımız ve yapacağımız her şeyin - en küçük miktarda da olsa – hesabını vereceğiz. Yaptıklarımızın karşılığını alacağız. Bu Allah’ın kesin vaadidir.


Bu konuda, Yüce Allah’ın Kur’an-ı Kerim’deki mesajı şöyledir:

 “O gün insanlar, amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölükler halinde fırlayıp çıkacaklardır.
Her kim zerre kadar bir hayır işlemişse onu görecek; her kim de zerre kadar bir kötülük işlemişse  onu görecektir.” 
(Zilzal suresi,6-8.ayetler)

Zerre miktarını değerlendirecek olan Allah, kocaman olanları da değerlendirmez mi? Hiç… Elbette değerlendirecektir….


Ne mutlu kurtulanlara…


Bu yazı aşağıdaki sitelerde yayınlanmıştır: